PA Türkiye

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Açıklayıcı bir yayında Para Analizi platform, kıdemli ekonomik ve politik analist Dr. Cüneyt Akmanyanında Zeynep Ece Ulukayaeski şahsın yüksek profilli tutuklanmasının ardından Türk medyasındaki derin çürümeyi araştırıyor Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy.

Tartışma, skandalı münferit bir olay olarak değil, sistemik bir “iç çürümenin” belirtisi olarak çerçeveliyor (tefessüh) medya, narkotik ve siyasi güç mücadeleleri dünyalarını iç içe geçiren bir film.

Yazar Dr Cüney Akman


Mehmet Akif Ersoy'un uyuşturucu kullanımını ve organize suçları kolaylaştırma suçlamasıyla tutuklanması Türkiye medyasında şok dalgaları yarattı. Kuruluş yıllarında orada bulunan Dr. Cüneyt Akman Habertürkbu olayı, Türk medyasının bağımsız bir “dördüncü kuvvet”ten nasıl şantaj, siyasi manevra ve organize suç aracına dönüştüğünü incelemek için bir mercek olarak kullanıyor.

Türk Medyasının Evrimi: Bağımsızdan Borçluya

Dr. Akman ilk günlerini hatırlıyor Habertürk 2001 sonlarında. Ufuk Güldemir gibi gazeteciler tarafından kurulan bu şirket, başlangıçta bir bankasının olmaması nedeniyle öne çıkıyordu; bu, medya patronlarının bankacılık kollarını kamu fonlarını “boşaltmak” için kullandığı dönemde nadir görülen bir durumdu. Bu bağımsızlığa izin verildi Habertürk 2001 ekonomik krizine yol açan bankacılık skandallarını agresif bir şekilde rapor etmek.

Ancak onlarca yıl geçtikçe bu bağımsızlık aşındı. Akman, medya kuruluşlarının Ciner Grubu gibi büyük holdinglere borçlandıkça ve sonunda yoğun siyasi baskı altına girdiklerinde dönüşüme uğradıklarını anlatıyor. Bugün, “Büyük Resim”, gazeteciliğin sıklıkla yasa dışı kumar, uyuşturucu ve şantaj gibi “ticari çıkarlar” lehine bir kenara itildiği bir sektörü ortaya koyuyor.

“Cinsel şantaj” ve Narkotik Bağlantısı

Mevcut soruşturmada “uyuşturucu kullanımını kolaylaştırma” ve “suç örgütü kurma” iddiaları yer alıyor. Akman, bu davayı 1970'li ve 80'li yıllardaki “Babalar” operasyonları ve 90'lı yıllardaki Susurluk skandalı gibi meşhur tarihi skandallarla paralellikler kuruyor. Tüm bu örneklerde yinelenen bir temaya dikkat çekiyor: Seks ve uyuşturucunun araçsallaştırılması.

Yüksek profilli medya figürlerinin ve sosyal medya etkileyicilerinin (örneğin, Ela Rümeysa Cebeci(kendisi de gözaltına alındı) sıklıkla bir sömürü modelini takip ediyor. Hırslı genç profesyoneller şöhret vaatlerinin cazibesine kapılıyor, ancak daha sonra şantaj veya siyasi gündemlere hizmet etmek için kullanılan narkotiklerin veya riskli durumların tuzağına düşüyorlar.

Yargı Güvenilirliği ve “Sızıntı” Skandalı

Dr. Akman'ın en büyük kaygı duyduğu noktalardan biri, soruşturma ayrıntılarının belirli hükümet yanlısı gazetelere sistematik olarak sızdırılmasıdır (örneğin, Sabah). Kritik bir güven ihlalinin altını çiziyor: Bir şüphelinin telefonunu polise veya savcıya vermesi ve özel içeriğin ertesi gün basında çıkması, kurumsal güvenilirliğin tamamen çöktüğünün işaretidir.

Akman, devletin soruşturma süreçlerinin iç siyasi “hesaplaşma” amacıyla bir silah olarak kullanılmasına izin vermesi halinde halkın yargıya ve kolluk kuvvetlerine olan güveninin ortadan kalkacağı konusunda uyarıyor. Bireysel suçlar trajik olsa da “Büyük Felaket”in hiçbir kurumun güvenilir kalmadığı bir durum olduğunu ileri sürüyor.

Uluslararası Bağlam: Türkiye'nin “Epstein”ı mı?

Dr. Akman, Türkiye'nin mevcut durumunu şu anki durumla karşılaştırıyor: Jeffrey Epstein Amerika Birleşik Devletleri'ndeki durum. Hollywood'da, Washington'da ya da Ankara'daki organize yapıların, nüfuz sahibi kişileri kontrol altına almak için sıklıkla insanın zayıflıklarından (seks, para ve uyuşturucu) yararlandığını belirtiyor. Bu organizasyonların artık “arka sokak” operasyonları olmadığına dikkat çekiyor; çoğu holdingten daha büyük, genellikle muhafazakar veya “vatansever” görünümlerin arkasına saklanan uluslararası sendikalardır.

Sonuç: Meritokrasinin Krizi

Yayın, gazetecilikte mesleki saygınlığın kaybının kasvetli bir yansımasıyla sona eriyor. Akman, merhum Ferhan Şensoy'dan, bir zamanlar büyük saygı duyulan “Gazeteci” unvanının artık toplumsal prestij sıralamasında en alt sıralara düştüğüne dair bir anekdot paylaşıyor.

Mevcut “çürümenin”, ilkeli gazeteciler yerine “evetçileri” ve şantaj ve yanlış habercilik dahil her türlü görevi yerine getirmeye istekli olanları kayıran bir sistem tarafından yönlendirildiğini savunuyor. Türkiye kurumsal yapısını temizleyene ve medyayı “uyuşturucu kaynaklı” siyasi mücadelelerin etkisinden ayırana kadar, bu skandalların on yıllık döngülerde tekrarlanmaya devam etmesinden korkuyor.


PA Türkiye

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Yorumlar kapalı.